New York’ta Türk işadamlarının bir gala yemeğinde buluştuğu geçen hafta ‘her şey dahil’ sisteminin yaratıcısı, Magic Life’ın kurucusu Cem Kınay ile karşılaştım. Kınay artık ne Türkiye’de ne de Viyana’da yaşıyor, Miami’ye yerleşmiş. Magic Life’ı satıp, ortağı Oğuz Serim ile birlikte Karayipler’de bir ada satın aldığı günden beri butik, lüks projeler üzerine çalışıyor. New York’taki yemekte Kınay, Türk dostlarıyla uzun uzun hasret giderdi. Viyana’dan dostları Muhtar Kent ve Cem Kozlu ile kucaklaştı, yakın dostu Futbol Federasyonu Başkan Vekili Lütfi Arıboğan ile bir araya geldi. Tabii benim için de gökte ararken yerde bulduğum Cem Kınay ile bir söyleşi yapmak şart oldu. Dünyada ses getirecek bir projeyi tamamlamak üzere olan Kınay’ın ada işine iyice merak saldığı ve yeni bir ada satın aldığını da böylece öğrenmiş oldum…
Magic Life’ı sattınız. Üzülüyor musunuz bu satıştan?
Bu tip konseptler insanlarla yaşıyor ama üzülmüyorum artık. Benim Magic Life projesinin her santimetresinde parmağım, emeğim var.
DEVRİM YAPAMADIM, BİTİRDİM
Bir anda sizinle özdeşleşen bir markayı satınca tabii çok dikkat çektiniz. Niye sattınız gerçekten?
O zaman çok tartışıldı, nasıl oldu da bir anda sattı diye. Ama aslında bir anda da olmadı. Biz Magic Life’ın son beş yılında Almanlarla yani TUI ile ortaktık. Her şey dahili biz başlattık. Ama tabii zaman değişti. İnsanların istekleri değişti. Benim amacım yeni bir devrim yaşatmak, Magic Life’ı 15 yıl sonrasına götürmekti. Zaten Almanlarla 2003’te yaşadığım sıkıntının arkasında bu yatıyordu. Yeni bir Magic Life yapalım. Devrim niteliğinde değişiklikler istiyordum. Ama tabii yüzde 50-50 ortak olunca ve bu ortağı ikna edemeyince olmuyor. Benim durum buydu. Ben de inanmadığım şeyi yapmak istemedim.
Daha butik, daha lüks, daha özel turizm hayaliniz mi Türkiye’den elinizi eteğinizi çekip ta Karayipler’de bir ada satın almaya kadar götürdü sizi?
Aslında Türkiye’de yapmak istedim. Ancak istediğim gibi bir arazi bulamadım. Dünyaca ünlü mimarlarla birlikte bir proje yapmak istiyordum. Buralara niye geldim derseniz… Çünkü şunu söylemeliyim önce. Mütevazı davranmıyorum. 15 yıldır turizm kariyerinde çok iyi bir yere geldim ve Avrupa’da başarılı oldum. Türkiye’yi iyi temsil ettim. Şimdi Amerika’nın bu tarafında bir Türk olarak başarılı olmak benim için bir challenge (meydan okuma) idi. Yeni bir hedefti. O yüzden geldim buralara.
ANTALYA GÜNEY FRANSA GİBİ
Geçmişle bugün arasında ne değişti?
Şu değişti. Magic Life’da 7 bin çalışan vardı. Yılda yaklaşık 500 bin kişi geliyordu tatil yapmaya. Artık bunu yapmayacağımı biliyordum. Özel yerlerde, özel projeler yapmak istedim o nedenle. Dünya konuşsun istiyordum. Dizayn ağırlıklı olsun, dünyanın en iyi mimarları olsun. Nitekim o yoldayım. Şu anda 50 kişiden azız. Her hizmeti dışarıdan alıyoruz..
Türkiye’nin de çok özel yerleri var aslında. Ama nedense biz bir Bodrum’u, Antalya’yı İbiza yapamadık. Sizin bu adada yaptığınız proje Türkiye’de olsaydı turizm için müthiş bir tanıtım olmaz mıydı?
Ben turizmde Türkiye’de misyonumu doldurdum. Katkıda da bulundum. Türkiye, tercihini yıllar önce yaptı. Turizm ülkesi olmak için kitle turizminden yana tercih yapıldı. Ama şimdi diyorum ki keşke bazı özel yerlerde özel şeyler yapsaydık. Sardunya adası gibi. Bodrum’u Bodrum olarak biliyoruz, oysa Bodrum yarımadası olarak bakarsak hâlâ bunu yapabilecek yerler var. Cennet gibi bir Sarıgerme var. Antalya’da batı tarafına giderseniz Güney Fransa gibi çok güzel yerler var.
Türkiye planınız var mı?
Daha özel bir turizm için mastır plan yapılması şart. Turizm uzun soluklu bir iş. Sabrınız olacak. Karayipler’de yaptığım gibi çok özel bir projeyi yarın öbür gün biz de yapabiliriz Türkiye’de. Şimdi pil dolduruyoruz. Büyük bir hayalimdir. Türkiye’de çok önemli bir projeye bundan sonra imza atarım. Zaten ayrılmadan önce en büyük hayalim Pera Palas’ı hayata geçirmekti. Ön anlaşma yapmıştım. Ama ekonomik olarak olmadı.
Bu adayı satın aldıktan sonra hemen inşaatlar başlamamış. Niye?
İzinler bir yılımızı aldı tabii. Neticede burası bir muz cumhuriyeti değil. Sistemin çok ciddi işlediği bir yer. Haziran 2008’de ancak başlayabildik projeye. Şimdi bir yıl daha sürer ve ilk bölümü Mart 2010’da açılır. İkinci bölümü de bir yıl sonra biter. İnşaat şirketlerinin yüzde 90’ını Türk şirketleri bu arada.
Adada siz sadece otelin sahibi olarak mı kalacaksınız tüm proje bittiğinde? Dairelerin ve villaların fiyatı ne, bu arada?
Villa ve evleri satıyoruz. Biz sonunda tabii ki otelin ve spa’nın sahibi olarak kalacağız. Anlaşma sağladığımız otel zinciri Mandarin de tüm adayı yönetiyor olacak. Villa sahiplerine de hizmeti Mandarin verecek. Tamamen lüks hayat anlayacağınız. Daireler aşağı yukarı 2.5 ile 3.5 milyon dolar civarında, villalar da büyüklüğüne göre 5 milyon ile 15 milyon dolar arasında.
Hayaliniz gerçekleşmiş oldu mu peki?
Oldu. Burası mimari açıdan herkesin dikkat çektiği bir yer olmaya aday.
Adanın ne kadarlık bir bölümünde inşaat yapıyorsunuz?
Üçte birinde yapıyoruz. Ama tüm proje belli. Zaten bir ev ortalama 8 bin metrekare üzerine kurulu. 40 villa var. Geniş bir golf sahası var. Mimarların çizdiği projelerin prototipleri elimizde olduğu için hangi mimarın adanın hangi bölümünü yapacağına birlikte karar verdik. Şu ana kadar da bu ünlü mimarların dizayn ettiği 50 evi sattık. Dairelerin yüzde 80’ini satıldı. Yani biz projenin birinci fazının çoğunu 2008 başına kadar satmış olduk. İki aydır da ikinci bölümünü satışa çıkardık.
Krizden etkilenmediniz mi peki?
750 milyon dolarlık bir proje bu. İşler yavaşladı tabii ki ama satıyoruz biz. Etkilenmiyoruz demek yanlış. Projenin çoğunu sattığımız için inşaata başladık. Yoksa zaten başlayamazdık projeye. İş yaptıkça paramızı alıyoruz. Satın alanlar parasını ödemezse zaten sıkıntı olur, evi bitmez. Bizden ev alanlar zaten iyi durumda olan kişiler. Herkes ödedi. Şu anda çatı katlarına kadar bitirdik evleri. Satın alanlar yüzde 60’ını ödedi bile. Biz çok az banka kredisi kullandık bu arada.
4 yıl önce Atlas Okyanusu’ndaki Turk&Caicos adalarından yüzölçümü 5 milyon metrekare olan birini 50 milyon dolara satın aldınız ve hayallerinizi gerçekleştirmek üzere kolları sıvadınız. Niye peki Turk&Caicos adası?
Ortağım Oğuz Serim ile benim otellerim Akdeniz bölgesindeydi. Ama Viyana merkezli şirketimiz bu bölgelerle hep iş yapıyordu. Turizmin içindeydik. Yani buradaki turizm çevreleriyle yakın ilişkim vardı. Düşünün 1998’de Magic Life varken, bize bu adalarda bir projeyi yönetmemiz için teklif gelmişti. Ben ilk defa o yıl böyle bir adanın varlığını duydum. Biliyorsunuz Turk o adadaki bir kaktüsün adı. Üst kısmı kırmızı fese benziyor. Herhalde diyorlar o zamanlar İspanyol korsan gemilerinde bazı Türkler vardı, adalılar da fesi oradan gördü ve bu ismi koydu. Ama bu adadan bir yer satın almak tesadüf bizim için. Ben satın aldığımda adada kimse yaşamıyordu. Benden önce adanın sahibi bir İtalyan’dı. Bu adalar en özel seyahat yerleri olarak biliniyor. Güzel ve lüks otelleriyle ünlü, Amerikalıların severek gittiği ve daha da önemlisi ev satın aldığı bir yer adalar.
ABD’li müşteriye satmak için burayı tercih ettiniz o zaman?
Bizim projemizin bir kısmı otel, bir kısmı lüks daireler ve bir kısmı da ünlü mimarların yaptığı villalar. Zaten satın alanların büyük bir kısmı ABD’li oldu. Mesela proje henüz tamamlanmadan Hollywood yıldızlarından Michael Douglas ve Catherine Zeta Jones çiftine 14 milyon dolarlık bir ev sattık. İsteyen ev satın alıyor projeden, daha sonra oturmayacaksa da otel o evleri de işletiyor.
Peki bu proje bittiğinde ne yapacaksınız?
Bizim şu anda önümüzdeki 10 yıl için 2-3 projemiz hazır vaziyette. Biz bu ada işini çok iyi öğrendik. İkinci adamızı da satın aldık Karaipler’de. Ama nerede olduğunu şu anda söylemek istemiyorum. Yeni projemize çalışmaya çoktan başladık. Bu bölgede yeni projeler yapacağız.
Mimarlardan sizi en çok kim etkiliyor?
En çok etkilendiğim Zaha Hadid’in beyni. Her şeye tamamen farklı bakıyor. İkincisi ise, Japon mimarlar. Biri spa’yı yapıyor. Japon kültürü ve mimarinin Karaip’e yaklaşımı. Müthiş bir şey oluyor. Adanın bir bölümünü suyun üzerinde yapıyoruz. Orayı Singapur’da yaşayan bir İngiliz mimar yapıyor.
Ünlü mimarlar çizdi, Miami Üniversitesi sergiye
5 ünlü mimarı nasıl bir araya getirdiniz?
Daha adayı satın almadan önce bu mimarlara gittim. Projemi anlattım. O Property Collection diye bir şirket kuruyorum ve çok özel bir proje yapıyorum dedim ve hepsinden bir villa ve otel tasarlamalarını istedim. Hepsi gerçekten dünyaca tanınmış mimarlar. Iraklı Zaha Hadid, Japon Kengo Kuma ve Shegeru Ban, Singapurlu Carl Ettensperger, İngiliz David Chipperfield ve İtalyan Piero Lissoni adada ev tasarlayan mimarlar. Mimarlar 6 ay çalıştı. Düşünün birbirleriyle çalışan insanlar değil bu mimarlar ama ben bir araya getirdim. Mimarların çizdiği proje öylesine beğenildi ki Miami Üniversitesi’nden sergi için davet aldık. Kasım ayında proje sergilenecek.
Bu röportajı 7 Haziran 2009 da Sabah gazetesinde Şelale Kadak yayınladı.
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2009/06/07/cem_kinay_karayiplerde_ikinci_adasini_da_aldi